20 Eylül 2010 Pazartesi

BAŞA BELA VUVUZELA


Geçtiğimiz aya tek bir ses damgasını vurdu. Güney Afrika’da gerçekleşen 2010 Dünya Kupası’nda kupa heyecanını gölgede bırakan bir fenomen de yeri göğü inleten vuvuzela sesiydi. Futbolu sevmeyeni daha da krize sokan seveni ise çileye sokan bu işkence türündeki çalgı öyle ya da böyle kupa tarihine adını yazdırdı ve maalesef tüm dünyaya kendini yaydı.
Başa bela Vuvuzela’yı tanıyacak olursak…Vuvuzela, adını kökeni Zulu dilinde gürültü anlamına gelen vuvu sözcüğünden alıyor; yani baştan ben bir gürültüyüm diye uyarıyor aslında. Bazen lepatata bazen de Güney Afrika Zurnası olarak adlandırılan Vuvuzela, 61 cm boyunda ve 100 gram ağırlığında sadece üfleyenin ritmine göre ses çıkaran bir çalgı. Tek başına zararsız gibi duran bu alet, statta toplu olarak çalındığında ise çıkardığı ses işitme kaybına sebep olabilecek 135 desibele kadar ulaşmakta. Çıkan ses ise bir senfoni orkestrası niteliğinde olmayıp yer yer fil yer yer de sinek vızıltısını andırmaktadır. Eskiden haberleşme amaçlı kullanılan bu alet günümüzde ise Güney Afrika futbolunun vazgeçilmez bir parçası olup dünya kupasıyla da dünya futboluna da adını yazdırmıştır.
İnsan sağlığına zararları tespit edilmiş olsa da, yasaklanması için propagandalar yapılmış olsa da Vuvuzela, futbol kültürünün bir parçası haline geldi ve artık Vuvuzela ile yaşamayı öğrenmek engellemekten daha önemli bir hal aldı. Öyle ki bu fenomenle yatırımcılara fırsat doğdu. Şu an Güney Afika’da en çok satan ürün vuvu-stop denilen sesi azaltan kulaklık. Ayrıca Stardocks’ın Center for Digital Music işbirliğiyle geliştirdiği devuvuzelator adlı uygulama maçı bilgisayardan izleyenler için vuvuzela sesini elemeye yarıyor. Bu sesi sevenler için de uygulamalar mevcut. Iphone’un vuvuzela uygulamasıyla kendinize gerçeğinden farksız sanal bir vuvuzela yaratabilirsiniz. Orjinaline sahip olmak için de Güney Afrika’ya gitmek gerekmiyor. Şu an internette en çok sipariş verilen ürün olan Vuvuzela’dan kendinize renk renk sipariş edebilirsiniz ama evde üflemeyi denemeyin zira Vuvuzela’dan ilallah demiş komşularınız tarafından kafanızda kırılması an meselesi olabilir.
Bayanların dırdırına tahammül edemeyip vuvuzela sesine rağmen aynı heyecanla aralıksız maç izleyen erkeklerimizse acaba kupa sonrası dırdırın ne kadar ahenkli bir ses olduğunu düşünmeye başlarlar mı? İşte o zaman Vuvuzela kadınların zaferi olacaktır. Ama ”Sus artık vuvuzela kılıklı” gibi tabirlere şahit oldukça dırdırın yerini Vuvuzelaya kaptırması zor gözüküyor.
Ne kadar sinir bozucu olsa da Vuvuzela bize futbolun kültürleri nasıl birleştirdiğini göstermiş oldu. Dünya Kupası ülkemizde düzenlense ne tür fenomenler yaratırdık diye insan düşünmüyor değil. Davulumuz, zurnamız, döner bıçağımızla biz de yeni bir akım yaratır mıydık acaba yoksa toptan dünya kupasını kaldırmaya mı sebep olurduk bunu o zaman öğreneceğiz. Bilinen bir şey var ki bu sene kupayı her kim almış olursa olsun şüphesiz asıl sahibi Vuvuzela oldu…

http://www.magdergi.com/component/flippingbook/book/37-mag-online-temmuz-agustos-2010/8-2010.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder