Şehir hayatının karmaşasında kendi ayakkabımızı bağlamaya bile üşenirken kendi sandaletimizi yapabiliyor olmak, burada yapılmışı var zihniyetinden çıkıp öğrenmeye zaman ayırmak o kadar da zor değilmiş. Tüketim canavarı olduğumuz şu günlerde üretmenin heyecanını ve değerini hatırlatan bir yer var artık: Galata’nın taze üretim evi Mavra Atölye ...

Benim ilgimi en çok çeken “kendi sandaletini kendin yap” atölyesi oldu. Büyük hevesle alıp, sızlayan ayaklarla “ben daha iyisini yapardım” diyip köşeye atılan sandaletlerin intikamı olacaktı bu atölye. Nitekim atölyeyi yürüten Hacettepe Üniversitesi Resim Bölümü’nden Mehmet Örs hocamız da hiçbir yerde sandalet bulamadığından yakınarak kendi kendine yapmayı öğrenmiş. Üretmenin bahçede domates yetiştirmekten ibaret olduğunu düşünürken kendi sandaletimi kendim yapıyor olmak beceremesem de denemeye değer gözüktü ve büyük bir heyecanla işe koyuldum.
Atölye, öyle seri üretim imalathanesi ya da okul disiplininde bir sınıf gibi değil de kendi atölyeniz gibi dilediğiniz şekilde sohbet edip, bir yandan çalışırken şarap içebildiğiniz sıcacık bir ortam. Yapılan iş de gözüktüğü kadar basit değil. Ne yapmak istediğine karar vermek, onlarca seçen
Katılımcı profili de kendi mesleklerinde başarılı birçok isimden oluşuyor. Sandalet dışında düzenledikleri atölyeler, kendi çikolatanı, yemek takımını, lambanı yap, moda fotoğrafçılığı, heykel, seramik, kendi saçını tanıma atölyesi gibi çok fazla ilgiye hitap eden çalışmalardan oluşuyor. Mehmet Hoca’ya yaptığımız baskılar sonucunda kendi çantanı yap da bunlar arasına katıldı.
Kendin pişir kendin ye mantalitesini benimsemiş yurdum insanı böyle atölyelerle bunu mangaldan öteye taşıyabilir diye düşünüyorum. Tükettiklerimiz her geçen gün bizden çalarken, ürettiklerimizle kendimize bir şeyler katıyor olmanın bilincini hatırlattığı için Mavra ve benzeri atölyeleri destekliyor, kendinizi emeğinizle şımartmanızı tavsiye ediyorum.